Dersim Dağ: Amacımız milletvekilinin elinin hem baldan hem yağdan çekilmesini sağlamak.
ANKARABir önceki yasama döneminde en genç milletvekillerinden biri olan HDP Diyarbakır Milletvekili Dersim Dağ bu seçimde de aday.
Yeşil Sol Parti’nin İstanbul 1. ilçe milletvekili adayı Dağ, milletvekilinin toplumdaki imajını değiştirmek istediğini belirterek, “Kadınların ve gençlerin sözünü meclise taşımak benim asli sorumluluğum. ”
“Adaylarla 5 Soru 5 Cevap” bölümümüzün konuğu Dersim Dağ, sorularımızı şu şekilde yanıtladı:
Neden milletvekili adayı oldunuz?
Bir siyasi çaba geleneği içinde doğdum. Bizim için yaşamak direnişin ta kendisiydi. Bir kadın olarak, bir Kürt olarak direnmek, var olmak demekti.
Milletvekili adayı olmamın iki temel nedeni var. Birinci; Çabalarımı diğer düzlemde ve içinde yaşadığım toplumun özellikle de gençlerin, kadınların ve Kürt halkının sorunlarını analiz ederek sürdürme arzusuydu. İkincisi, genç bir hanım olarak temsil siyasetinin yarattığı hiyerarşik vekil konumuna meydan okumaktı.
‘AMACIMIZ VEKİLİN ELİNİ BALDAN VEYA YAĞDAN TUTMAK VE GÜVENİLİR OLMAKTIR’
Türkiye’de milletvekili pozisyonu bir yandan “bir eli yağ, bir eli balla” imajıyla, diğer yandan “güvenilmez” imajıyla değerlendiriliyor. Bu görüntüler geçmiş taşıyıcı annelik deneyimleriyle yakından bağlantılıdır. Ancak bizim amacımız milletvekilinin hem baldan hem yağdan elini çekmesi, güvende olması, aynı zamanda halkı temsil eden kişilerden değil, sözlerini meclise taşıyan bir kimliğe sahip olmasıdır. Yeşil Sol Parti’den milletvekili adayı olan her bir arkadaşımızın hedeflerinden biri de bu hedefe ulaşmaktır.
Neden Yeşil Sol Parti’den aday oldunuz?
Yeşil Sol Parti, sadece Türkiye için değil, dünyadaki siyasi partiler için de benzersiz bir örgütlenmeye ve fikir oluşumuna sahiptir. Öncelikle Yeşil Sol Parti’deki kadınların ve gençlerin kendi kararlarını aldıkları, parlamento gibi örgütlendikleri ve parti siyasetinde belirleyici özne haline geldikleri bu topraklarda başka bir örneğe rastlamak mümkün değil. Diğer bir sebep de Yeşil Sol Parti’nin devlet sistemine dayalı siyaset ve fikirler yerine topluma dayalı bir anlayışla siyaset üretmesidir.
‘TÜRKİYE HALKI BİR YÜZYIL DAHA MONİKİZMİN AYRILIĞINDA KALAMAZ’
14 Mayıs 2023 seçimlerine hem iktidar hem de muhalefet başka bir değer atfediyor. Sizce bu seçimi kritik yapan nedir?
Hem sembolik hem de sosyo-politik gerçekler bu seçimi kritik kılıyor. Sembolik olarak bu seçimin sonuçlarıyla Cumhuriyetin ikinci yüzyılına gireceğiz. Birinci yüzyıldaki tekçi Cumhuriyet’in demokratikleşmesi açısından bir dönüm noktasındayız. Mevcut anlayışlar artık Türkiye halklarının gerçeklerini taşıyamıyor.
Sosyo-politik gerçekler açısından durum şöyledir: Cumhuriyetin birinci yüzyılda demokratikleşememesi çeşitli siyasi çatlaklar yaratmış ve bu çatlaklardan tek adam rejimi ortaya çıkmıştır. Cumhuriyet demokratikleşme ivmesini yakalamış olsaydı bugün tek adam rejimi ile mücadele ediyor olmayacaktık. Çünkü demokrasiden uzak rejimler, otoriter popülist cumhurbaşkanlarının üzerinde büyüyeceği zemini oluşturuyor.
Bu itibarla birinci yüzyılı kaçıran onarıcı muhalefete ve statükoya tutunan Cumhur İttifakı’na karşı Üçüncü Yol’u ve Yeni Hayatı Demokratik Cumhuriyet’le inşa etmemiz gerekiyor. Bu, hem bu ülkenin devrimci demokratik geçmişine hem de barışçıl ve demokratik bir gelecek vizyonuna karşı sorumluluğumuzdur. Türkiye halklarının bir asır daha tekçilik kısırlığında kalamayacağının bilincindeyiz. İçinde bulunduğumuz çoklu krizin tamir yoluyla çözülemeyeceğini de biliyoruz. Bu nedenle Demokratik Cumhuriyeti ve Yeni Hayatı savunuyoruz.
‘DÜŞÜŞTEN SORUMLU DEVLETİN POLİTİKA TERCİHLERİ’
Size göre Türkiye’nin en büyük sorunları nelerdir?
Türkiye halkının birçok sorunu var. Uzun zamandır çoklu krizler içinde olduğumuzu söylüyoruz. İstanbul 1. bölge milletvekili adayı olarak şunu söyleyebilirim. İstanbul 1. bölge Türkiye mozaiği gibidir. Her inanç, sınıf ve kimlikten vatandaşlarımızın yaşadığı bu bölgede ekonomik kriz, işsizlikten hayat pahalılığına kadar her alt başlığıyla hızla gündeme geliyor. İkinci ana başlık ise özgürlüklerin kısıtlanması, demokrasinin askıya alınması ve iktidarın yaşam biçimlerine yönelik saldırılarıdır. Yani bir tarafı ekonomiye, diğer tarafı siyasete bakan, iktidarın toplumsal ayrışmayı artıran söylemleriyle kriz gibi görünen bir ortam. Ancak bu krizin sorumlusunun toplumun kendisi ya da farklı kimlikler oluşturması değil, bizzat iktidarın sefaleti ve şiddeti getiren siyasi tercihleri olduğuna dikkatinizi çekmek isterim.
‘KADINLARIN VE GENÇLERİN SÖZÜNÜ MECLİS’E TAŞIMAK BENİM ESAS SORUMLULUĞUMDUR’
Nasıl bir Türkiye hayal ediyorsunuz? Milletvekili olursanız ilk olarak hangi konuları gündeme taşıyacaksınız, öncelikleriniz neler olacak?
Türk siyasetinde önce meclisi tekrar işler hale getirmeliyiz. Kadınların ve gençlerin sözünü meclise taşımak benim asli sorumluluğumdur. Bunların yanı sıra Kürt sorununun demokratik analizi ve yoksulluğun sona erdirilmesi ana gündem olarak meclis çalışmalarımızda ağır yer alacaktır. Tabii Türkiye bir anlamda İstanbul demek. İstanbul’a özgü sorunları meclise taşımak ve çözmek için elimizden geleni yapacağız. Meclis çalışmalarının yanı sıra nerede bir kadın direnişi ve çabası varsa, onlarla birlikte çalışarak gençliğin sorunlarını çözümlemek hem milletvekili hem de yurttaş olarak asli görevimdir.
Son olarak şunu söylemek istiyorum: Başta gençler olmak üzere tüm vatandaşları oy kullanmaya ve sandıkları savunmaya davet ediyorum. Tek adam rejiminden kurtulacağımız, herkesin kendi rengi ve kimliğiyle dans edeceği orijinal bir güne çok az kaldı. Birlikte değiştireceğiz ve mutlaka kazanacağız.
kargi-haber.xyz